1 aylık paket 3.600 TL yerine sadece 2.500 TL !
(2 seans Diyet 1.000 TL & 2 seans Enerji Dengelemesi 1.500 TL)
Perihan ÇİÇEK
Beslenme ve Diyet Uzmanı
&
Yasemin ÇİÇEK AKÇA
Gelişim ve Eğitim Uzmanı
ycicekakca.com
WhatsApp iletişim ☎️ 0552 789 8183
Gaps Beslenmesi ve Diyet ile ilgili kişisel düşüncelerim Neden ısrarla GAPS Beslenmesi Diyorum.!!!
Ben belli bir marka, isim, şekle bağlı değilim.
Şu dönem her şey değişiyor ve en önemli değişim insan kimyası biyolojisi ve formunda oluyor.
Bu değişim dönemi yeni insan formuna uyumlanma, yeni DNA kodlarının aktive olması ve bozuk olan kodların temizlenmesi.
Yeni insan formuna geçişte uyumlu olmayan gıdalar, toksinler, bedende alerjilere ve hastalıklara neden oluyor.
Geçiş ve uyumlanmada dirençler oluşuyor. Bedenimizin protein yapısı değişiyor, kimyası değişiyor.
Dolayısı ile şuan ki dönemde bu ihtiyacı karşılayacak olan beslenme GAPS ama 3 yıl sonra 5 yıl sonra buna olan ihtiyaç kalmadığında illa GAPS demeyeceğim tabii ki.
Ama şimdi bağırsaklarımızı (bilinçaltı ve karma) temizlememiz, Karaciğerimizi (dönüşüm organı, değişim ve dönüşüm için çok önemli) korumamız temizlememiz ve yormamamız gerekiyor.
Su an bu söylediklerim ütopik gelebilir ama doğru olduğunu anladığınızda geç olabilir.
Holistik Beslenme, bir bedenin göründüğünden fazla olduğunu bilmek ve bunu hem micro hem macro boyutu ile değerlendirmektir.
Bizler bir beden taşıyoruz ama bor bedende de varlığımızı sürdürüyoruz. Dışarıda olan her şey içeride de vardır. Gördüğümüz her şeyin sonsuz sınırsız bizdeki karşılığını bulmaya çalışın.
BESLENMEYI SADECE ZAYIFLAMA OLARAK GÖRMEK BÜYÜK YANILGI…
Ve Sadece Estetik Amaçlı Kilo Vermeyi Düşünenler; Önce RUHSAL, BEDENSEL, ZİHİNSEL, DUYGUSAL SAĞLIK...
GAPS PROTOKOLÜ "GAPS DİYETİ" NEDİR?
"Diğer tanımıyla ELİMİNASYON DİYETİ"
İkinci beyin olarak nitelendirilen bağırsaklardaki sorunlar;
Bağırsaklardaki en önemli sindirim sorunu, “leaky gut syndrome” yani sızıntılı bağırsak sendromudur.
Bu tabloda, ince bağırsak duvarında hasar ve geçirgenlik görülmektedir.
Toksinler, sindirilmeyen besinler, ağır metaller ve böcek ilacı gibi kimyasallar, bağırsak çeperinden kana geçmektedir.
Bunu engellemek üzere yapılan beslenme programı da GAPS Diyeti (Gaps Protokolü) olarak adlandırılır.
Aksi halde toksinler ve kimyasallar bağırsak duvarını aşarak, kan dolaşımına geçip vücuda saldırmaktadır.
Meslek hayatımda kendi deneyimlemediğim hiçbir şeyi danışanlarıma önermediğim gibi (5 yıldır kesintisiz gaps diyeti yapıyorum, empati kurabilmek çok önemli), tekâmül aşamamda yaşadıklarımdan yola çıkarak paylaşımlar yapmaya çalışıyorum.
- Beslenme ve Tekâmülün
- İlim ve Bilimin
- İnsan Bedeni ve Evrensel Sistemin
Ne kadar iç içe olduğunu, birbirlerinin izdüşümü olduğunu, yaşayarak öğrenmiş kendi bedenini hayatını laboratuvara çevirmiş biri olarak paylaşımlar yapmaya devam edeceğim.
Bir insan bedenindeki parazitle mücadele etmek ile bir ülkede ki ve dünyada ki yani her türlü bedende ki parazitle mücadele aynıdır.
Parazit hasta eder ama bedene ruha öze sahip olamaz.
Hastalığı iyileştirmek için tüm parazitlerle doğru mücadele etmeli onları beslememeli ve zamanı geldiğinde onlardan temizlenmeliyiz.
Ruh zihin ve beden sağlığı için parazitlerle savaşma zamanı...
Herkesin prebiyotik+probiyotik kullanması ve bağırsak temizliği yapması MECBURİDİR... GAPS Diyeti Elzemdir…
- Kronik yorgunluğunuz mu var?
- Sürekli kaygılı mısınız?
- Uykularınız bölünüyor mu?
- Sebepsiz kas ve eklem ağrınız mı var?
- Mutluluğu en son ne zaman hissettiniz?
- Stresle Bahşedebiliyor musunuz?
- Odaklanma sorununuz mu var?
- Gece Terlemeleriniz mi var?
Akıl, Ruh, Fiziksel ve Duygusal Sağlığımız İçin, hayatımızdaki tüm olumsuzluklar için önce içimizi temizlemeliyiz…
Onun için GAPS Beslenmesi önemlidir.
Aşağıda ne varsa yukarıda o vardır, içimizde ne varsa dışımızda o vardır... İnsan bedeninin işlerim sistemini bilen, insan bedenindeki kimyayı biyolojiyi, matematiği bilen, evrensel sistemi bilir. İnsan bedeni micro bedendir. Fark yok.
İçimizde bir dünya ve içinde yaşadığımız bir dünya var. İçimizde bir beden, içinde yaşadığımız bir beden gibi.
ONUN İÇİN BESLENME DÜŞÜNÜLENİN OTESINDE ÖNEMLİ... GAPS BESLENMESİ, GAPS DİYETİ DAHA DA ÖNEMLİ...
Kendi bedeninde parazitler asalaklar olan bir insanın yaşadığı hayatta farklı bir enerjiyle karşılaşması mümkün değildir.
Önce kendi bedenimizdeki toksinlerden, parazitlerden, mantarlardan aşamalardan kurtulmalıyız...
GAPS BESLENME PROTOKOLÜ VE AMACI - 1 -
‘Bırakın Gıdanız İlacınız, İlacınız Gıdanız Olsun’ HİPOKRAT
GAPS = Bağırsak ve Psikoloji Sendromu (Gut and Psychology Syndrome) kitabının yazarı ve GAPS Diyetini dünyaya getiren Dr. Natasha Campbell McBride, bağırsak beyin ilişkisi ve nörolojik sorunlar fizyolojik sorunlar ve beslenme arasında ilişkiden ve kendi hayatında ki deneyimlerden yola çıkarak bu beslenme protokolünü geliştirmiştir.
Bu çok uzun bir konu sadeleştirerek birkaç paylaşımla en öz olarak anlatmaya çalışacağım. Zaten bugüne kadar yaklaşık 3 yıldır bu konuda çok fazla bilgi duygu ve düşüncemi sizlerle paylaştım ayrıca sizlerde artık bu konuda yeterli bilgiye sahipsiniz.
GAPS Diyetinin amacı; Bağırsaklarımızda denge kurmak ve korumak. Bu dengeyi bozan etkenleri ortadan kaldırmak ve dengesizlik sonucu oluşmuş hastalıkların tedavisine katkı sağlamak.
Sindirim sistemimiz ağızdan başlayarak toparlandığında bağışıklık sistemi güçlenir, bedene baskı yapan tüm toksinlerden zehirlerden arınmış beden iyileşmeye başlar. Kirlerinden temizlenir beden. Hem ruhsal hem duygusal hem zihinsel hem bedensel.
YANİ HOLİSİTK BİR DETOX BAŞLAR VE SONUÇ İYİLEŞMEDİR.
HİPOKRAT ’TÜM HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR’ sözü ile zaten bu gerçeği binlerce yıl önce söylemiştir.
GAPS BESLENME PROTOKOLÜ - 2 -
Bağırsak astarımızda oluşan deformasyonlar nedeni ile bağırsaklardan sızan sindirilmemiş besinler, toksinler kan dolaşımına geçerek bağışıklık sistemini aşırı uyardığı ve iltihaplanmaya neden olduğu düşünülmektedir.
Bu toksinler ulaştığı organda sistemde yıllar içinde hastalığa iltihaplanmaya neden olmaktadır.
Burada amaç sindirilemeyen besinlerin neden sindirilemediğini bilmek, bağırsakların sızdıran bağırsak olmasının kaynağını bulmak düzeltmek vücudun toksin kaynağını bulmak ve kesmek. Sızdıran bağırsağı onarmak.
Bedenimizde kanalizasyon borularını tesisatı, içme su borularını tesisatı ve bunların bağlantı noktalarını tamir etmek gibi bir şey aslında.
GAPS DİYETİ HANGİ HASTALIKLAR İÇİN UYGULANIR:
SIZDIRAN BAĞIRSAK SENDROMU olan kişilerde görülen hastalıklar diye de düşünebiliriz.
- Epilepsi
- Otizm
- Şizofreni
- Depresyon
- Anksiyete
- Panik Atak
- Duygu Durumu Bozuklukları
- Sisli Beyin
- Bipolar
- Öğrenme Bozuklukları
- Hiperaktivite
- Dikkat Eksikliği
- İBS (İrritabl Bağırsak Sendromu)
- İshal, Kabızlık, Şişkinlik, Reflü
- Gıda Allerjiler Ve Duyarlılığı
- Astım
- Vitamin - Mineral Eksiklikleri, Kansızlık
- Kronik Yorgunluk
- Otoimmün Hastalıklar
- Hormonal Dengesizlikler
- Kronik İltihabi Hastalıklar …vb.
GAPS BESLENME PROTOKOLÜ - 3 -
GAPS Giriş Diyeti (Sadece bu konu 6 aşamadan oluşur)
- Tam GAPS Diyeti
- Bitkisiz GAPS Diyeti
- Ketojenik GAPS Diyeti
- Daha Fazla Bitkili GAPS Diyeti
- GAPS Sıvı Orucu
- GAPS Çıkış Protokolü
Beslenme kişiye özeldir. Dolayısı ile hangi hastaya hangi diyet hangi aşamadan başlatılır ve sonlandırılır doğru karar vermek ve en uygunu bu süreci bir uzman ile geçmek. Bir günlük tutmak her aşamayı not etmek ve gelişmeleri ve yediklerinizi buradan takip etmek size yol gösterecek ve bedeninizi tanımakta size yol arkadaşlığı yapacaktır.
Özellikle GAPS GİRİŞ DİYETİ çok ağır vakalarda ciddi sindirim sistemi olanlarda veya kronik hastalığı olanlarda tercih edilir ama sabırlı olmak gereken bir süreçtir.
Ben 2017 yılında Dr.Natasha Campbell’in düzenlediği GAPS eğitimimi tamamlayıp sertifikamı aldıktan sonra danışanlarıma bu diyeti nasıl uygulatacağımı düşünmeye başladım bana ağır geldi ayrıca maddi olarak da yorucu bir protokoldü.6 ay kadar bekledikten sonra ya bu işi yapacak ya da tamamen vazgeçecektim. İşe yaradığına o kadar emindim ki, inandım ki vazgeçmem zordu.
Her zaman yaptığımı yaptım, meslek hayatımda kendimin denemediği aileme önermeyeceğim hiçbir şeyi danışanlarıma önermedim. Bedenimi laboratuvara çevirmiş bir diyetisyen olarak en az iki yıl yapılması gereken bir program ve kendim bu diyeti yapmaya karar verdim. Ancak böyle zorlukları anlayabilir, danışanımla empati kurabilir ve yapamıyorum dediği noktada ne kadar gerçekçi olduğunu anlayabilirdim.
Ve diyete başladım şuan 3.5 yıl oldu GAPS diyetime hala devam ediyorum, tek bir an bile bozmadan. Kararlıysanız ve iyileşmek istiyorsanız yapılamayacak bir diyet asla değil.
Konu hastalık olmayabilir, herhangi bir şikâyetiniz de olmayabilir. Toksinlerden temizlenmek, bedenimize hizmet etmek, destek olmak ve onun yükünü almak için bile uygulanması gereken bir program olduğunu düşünüyorum.
Sevgiyle Kalın ve Sevgide Kalın… Diyetisyen Perihan ÇİÇEK
GLUTATYON
O, sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için ihtiyacınız olan en önemli molekül ancak adını daha önce hiç duymamış olabilirsiniz.
Yaşlanmanın, kanserin, kalp rahatsızlıklarının ve daha fazlasının önleyicisi; otizmden Alzheimer'a kadar birçok hastalığın tedavisinin olmazsa olmazı...
Glutatyon, vücudumuzdaki en güçlü ve en önemli antioksidandır. Bütün bağışıklık sistemimizin yöneticisidir.
Vücudumuz glutatyonu kendi kendine üretir ama yaptığımız yanlış diyetler, detokslar, toksinler, ilaçlar, travmalar, yaşlanma etkileri, geçirdiğimiz hastalıklar glutatyon seviyemizi tüketmektedir.
Kanserin, enfeksiyonların, aşırı stresin ortaya çıkmasının nedeni vücudunuzda azalan glutatyon seviyesi sayesinde hücrelerin daha duyarlı hale gelmesidir.
Karaciğeriniz zarar görür ve iş yapamaz hale gelir.
Kronik yorgunluk sendromu, kalp hastalığı, kanser, kronik enfeksiyonlar, oto-bağışıklık hastalığı, şeker hastalığı, otizm, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, arterit, astım, böbrek problemleri, karaciğer hastalığı ve daha fazlasına sahip çok hasta kişiler üzerinde yapılan araştırmalarda, hastaların her birinin glutatyon seviyesinin çok düşük olduğu gözlemlenmiştir.
Glutatyonun gücü, içeriğinde bulunan sülfürden gelmektedir. Vücuttaki tüm kötü hücreler sülfüre yapışır ve sisteme dağılmasını engeller.
Bütün bu hastalıkları önlemesinin, tedavi etmesinin, vücudun detoksifikasyon sisteminin ana merkezi olmasının yanı sıra glutatyon bize zihinsel ve fiziksel olarak en yüksek performansımıza ulaşma imkanı verir.
Araştırmalar yüksek glutatyon seviyelerinin kas hasarını önlediğini, iyileşme sürecini kısalttığını, güç ve dayanıklılık verdiğini, metabolizmanın yağdan kas üretim sürecini hızlandırdığını göstermektedir.
GAPS DİYETİ VE PROBİYOTİKLER
Probiyotik azalırsa ne oluyor?
- Kabızlık, İshal, Gaz, Geğirme, Şişkinlik
- Kronik yorgunluk sendromu, Fibromiyalji, Artrit
- Astım, Alerji, Saman nezlesi
- Depresyon, Bilinç bulanıklığı, Bellek sorunları, Yoğunlaşamama, Öğrenme güçlüğü
- Kulak çınlaması, Vertigo, Sersemlik hali
- Sistit, Üretrit, Vajinal mantar enfeksiyonları
- Bulanık görme, Göz kuruluğu
- Akne, Egzama, El-ayak parmaklarında mantar enfeksiyonları
- Menopozal semptomlar, PMS
- Ağız kuruluğu, Diş çürükleri, Diş eti hastalıkları, Kötü kokulu nefes
- Ritim bozukluğu, Çarpıntı, Kalp damar hastalıkları, Kolesterol yüksekliği
- Kilo almalı
BESLENME VE ÇAKRA İLİŞKİSİ
Kişilerin aşırı yemek bağımlılığı veya düşkünlüğü 3. ve 5.çakralarını çok yoğun çalıştırmaları dolayısı ile 4.çakranın yani sevginin olduğu kalbin bloke olmasına neden olmaktadır. Bunun tam tersiz geçerlidir.
Yani duygusal açlık sevgi açlığı çeken, gerçekten sevmeyi bilmeyen istediği gibi sevilmeyen kişiler 4.cakralarini kapattıkları için bu farkı 3. ve 5.çakra kapatmaya çalışır.3.çakra mide, 5.çakra boğazdır. Kişiler ister istemez yemeğe yönelir.
ÇÖZÜM; KALBINIZLE İLGILENIN, HERŞEYİ SEVMEYE ÇALIŞIN VE SIZE SUNULAN SAYGIYI AŞK'LA ALIN. ELLERINİZİ KALBINİZE KOYUN ve Bebeğinizi sever gibi ona şefkat akıtın.
Farkı hissedeceksiniz.!
BAĞIRSAK FLORASINI KORUNMASI
Bağırsak florasını koruyarak sindirim sisteminin daha sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olan GAPS diyeti, Ruh ve Beden ve Zihin uyumunu tamamlayan en önemli beslenme şekillerinden biridir.
Böylece kişi hem sağlıklı bağırsaklara, hem de ruhsal açıdan huzurlu bir yaşama kavuşabilir. Bağırsak sağlığı için ilk ve en temel nokta, bağırsak florasının bakteri dengesini sağlamaktır.
Düzenli çalışan bir bağırsakta probiyotik adı verilen faydalı bakterilerin oranının yüksek, hastalık yapıcı patojen bakterilerin ve mantarların oranının düşük olması gerekir.
GAPS hastalarında ise patojenik flora oranı yüksekken, bağırsak florası anormalliği bulunmaktadır. Bağırsağın hasarlı olma durumunu ifade eden bu tablo nedeniyle, GAPS beslenmesinde probiyotik sağlayan fermente gıdalarla hazır probiyotikler büyük önem taşımaktadır. Bu diyet ile bağırsak florası korunarak, sindirim sisteminin sağlıklı çalışması amaçlanmaktadır.’
Anksiyete, Otizm, Şizofreni, Epilepsi, Depresyon, Bipolar ve Obsesif Kompulsif Bozukluk, Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi rahatsızlıkların varlığında da GAPS diyetinin destekleyici olarak uygulanabildiği gibi,
Ayrıca akne, Alerji, Anemi, Demir Eksikliği, Bellek Problemleri, Çölyak, Gluten intoleransına bağlı bozukluklar, Diabet, Egzama, Eklem ağrıları, MS, Migren, Parkinson, Romatoidartrit, Sedef ile Sistit gibi birçok rahatsızlık bu beslenme protokolü sayesinde şikayetleri aza indirilmekte hatta ilaca bağımlılık ortadan kalkabilmektedir.
BAĞIRSAK FLORASINA ZARAR VEREN ETKENLERDEN UZAK DURUN
Bağırsak florasına zarar veren etkenlerden uzak durulması gerekmektedir.
Kullanılan tüm antibiyotikler, bağırsak florasına önemli zararlar veriyor ve buradaki faydalı bakterileri öldürüyor.
Antibiyotikler, bağırsak florasını doğrudan sıfırlamaktadır.
Ağrı kesici, steroid, doğum kontrol hapları, uyku ilaçları, antidepresan ve antiasit içeren birçok ilacın bilinçsiz kullanımı da bağırsak florasını olumsuz etkiler. İşlenmiş şekerli ve karbonhidratlı gıdalarla birlikte yanlış beslenme alışkanlıkları da bağırsağa büyük zarar vermektedir.
Son olarak da viral ve bakteriyel enfeksiyonlar ile kişinin yönetemediği fiziksel veya psikolojik baskılar bağırsak florası için uygun değildir.
Katkı öğeli,işlenmiş tüm gıdalar bağırsaklar tarafından olumsuz etkilendiği için toksin birikimine ve hastalıklara neden olmaktadır.
GAPS DİYETİ İÇİN ÖNEMLİ BİRKAÇ BESİN
- Gerçek ev yapımı ilikli kemik suyu,
- Kemik suyu çorbası, tavuk suyu çorbası, balık çorbası,
- Ev yapımı yoğurt
- Ev yapımı turşu (lahana turşusu)
- Hindistan cevizi yağı
- Omega 3
- Keten Tohumu
- Cuha çiçek yağı
- Avokado
- Balkabağı
- Kırmızı pancar
- Preobiyotık Ürünler
- Fermente Gıdalar
- Kefir (En Önemlisi)
Yıllar önce İkinci beyin bağırsaklar ile ilgili araştırma yazımı yazarken, bugün konuyla ilgili sağlık gerçeklerinin bu noktaya geleceğini tahmin ediyordum ama bu hızla değil…
Evet, otizmin bağırsakları ilgilendiren bir hastalık olduğu ve beslenme yoluyla tedavi edilebilmesinden bahsediyorum…
Haberiniz var mı? Lütfen duyanlar duymayanlara iletsin… Bu yazıyı paylaşabildiğiniz her platformda paylaşın…
Paylaşın ki, ailelerin hayatını alt üst eden Otizm ile ilgili farkındalık artsın…
Otizm 1940’larda tespit edildi ama genetik olmadığı ve bir metabolizma sorunu olduğunun anlaşılması yarım yüzyıl sürdü.
Ben Otizmli çocuklara melek çocuklar diyorum. Bu melek çocuklar diğer çocuklar gibi özgürce koşup oynayamıyorlar, sürekli gözetim altında tutulmaları gerekiyor.
Kendilerini savunacak zihinsel yapıyı oluşturamıyorlar.
Dünya bir savaş arenası ve bu melek çocuklar savaşmayı öğrenemiyorlar. Bunun sebebi ise gluten, kazein, laktoz ve GDO’lu gıdalar nedeniyle beyinlerine toksik saldırı alıyor olmaları ve beyin fonksiyonlarının zarar görüyor olmasıdır.
Yıllar önce bağırsak beyin gerçeğini öğrendiğimde çok sevdiğim bir ablamın torununa Otist dediklerini duydum. Gluten ve kazein bilgisini verip, bu konuyu Türkiye’de bilen ve yazan bir profesöre yönlendirdim.
Evet, bebeğin durumu tahmin ettiğim gibi çıktı ve doktor kontrolüyle derhal beslenme şeklini değiştirdiler. Şimdi okula giden, canlı, zeki bir çocuk ve son derece normal bir hayat sürüyor.
Bu kadar basit mi çözümü… Evet basit…
Konuyla ilgili tüm dünyada tanınan bir kadın doktor var. Natasha Campbell…
Kendi çocukları otistik olduğu için konuda uzmanlaşmış, onbinlerce çocuğu beslenme yoluyla Otizm konusunda tedavi etmiş. Türkiye’ye de eğitim vermek için geliyor ve pek çok diyetisyeni ve doktoru Gaps Diyeti konusunda uzmanlaştırıyor.
Bu uzmanların önderliğinde tüm tıp dünyasında güzel bir dönüşüm gerçekleşiyor.
Gluten, yani buğday proteini hassasiyeti, sadece Otizm için değil, pek çok farklı hastalık ve durum için de söz konusu…
Çünkü atalık buğdaylarımız GDO ile değiştirilerek proteinleriyle oynandı.
Biyolojik bedenimiz bu değişikliği tolere edemediği ve toksik madde olarak algıladığı için hastalık yaratan tablolar ortaya çıktı.
Ne mutlu ki, bu konudaki farkındalığı yakalayıp her gün glüten tüketmeyi bırakarak sağlığı düzelen insan sayısı artmaya devam ediyor… Ben de bu insanlardan birisiyim. Glutene direncim olduğunu yıllar önce öğrenip diyete başlamıştım.
Şimdi Diyet Uzmanım ve Türkiye’deki Gaps Diyeti uzmanlarından olan Perihan ÇİÇEK kontrolünde, Gaps Diyeti yapmaya devam ediyorum.
Gluten yasağına, kazein ve laktoz da eklendi. Yani süt ürünlerini de bıraktım. Hem ruhsal hem fiziksel durumum çok çok daha iyi hale geldi Gaps diyeti sayesinde.
Otistik çocuklarda çölyak hastalığı çok sık görülüyor ve bu durum asla kesinlikle bir tesadüf değil. Otizm teşhisi konmuş bir çocuğun diyetinden ilk çıkarılması gereken şeyler makarna, ekmek, börek, çörek gibi gluten içeren tüm besinlerdir. Otistik çocukların hemen hepsinde bağırsak ve mide problemleri yaşanıyor. Çocuğa bağırsak florasını iyileştirecek bir beslenme modeli uygulanmalı, fermente gıdalardan zengin bir diyet ve probiyotik takviyeleri tercih edilmelidir.
Otizmle mücadelede, süt ve süt ürünleri beslenme modelinden tamamen çıkartılmalıdır, Probiyotik takviyesi, turşu ve sirke gibi seçenekler tercih edilmeli, mevsiminde sebzeler yenmeli ve işlenmiş, paketlenmiş tüm yiyecekler kullanılmamalıdır. Otistik bir çocuğun beslenme modelinde ayrıca şeker kesinlikle yer almamalı.
Şimdi Otizm konusunda Dyt. Perihan ÇİÇEK ne diyor bir kulak verelim.!
“Özellikle nişasta ve şekerli gıdalar, bağırsaktaki parazit ve candida mantarını beslemesiyle vücuttaki toksin dağılımı ve tutulmaları hız kazanmaktadır. Otoimmün sistemi çökerek rahatsızlıklara sebep olmaktadır.
En çok zihin zarar gördüğü için Otistik çocuklar çok ciddi negatif etkilenmektedir. Mantarlar özellikle candida şekerle besleniyor. Beynin tek enerji kaynağı şeker olduğu için bu istenmeyen patojen mikro organizmalar beyine şeker nedeniyle saldırıyor.
Bu toksik kaynağı kesmek için bataklığı kurutmak gerekiyor. Yani besin kaynağını ellerinden almak gerekiyor.
Bu nedenle beslenme sırasında toksin kaynakları kesilmelidir. Toksin kaynağı olan tüm gıdalar yani hazır gıdalar ve yapay çerezler de dahil beslenmeden çıkartılmalıdır. Çocuğun çevresel tüm şartları da toksin üretmeyen yapıda olmalıdır. Halı, kıyafet, diş macununa kadar…
Otizm vakalarında önce ailenin bu konuda eğitim alması gerekiyor. Aileler standart mutfak yapısı değişmek zorunda ve yasaklı besinlerden alınan yararlı maddeleri sağlayan alternatif gıdaların neler olduğunu öğrenmek zorundalar. Çocuğa davranış modelleri hakkında gerekirse psikolog yardımı almak gereklidir. Otist çocuklar sıradan çocuk yetiştirme kurallarından muaf olmak durumundalar. Çünkü Otistik çocuklar farklı psikolojik tepkiler gösterirler… Aile aynı zamanda psikolog ve Gaps doktoru eşliğinde bu süreci birlikte atlatmalıdır.
Otizmde uygulanan diyetin en büyük özelliği kilo diyetleri ve hastalık diyetleri gibi kaçamak yapmak gibi lüksün olmayışıdır. En ufak bir kaçamak süreci başa sarmaktadır. Herhangi bir kaçamak olduğunda ilk defa başlanıyor gibi yeniden sürece girilmek zorunda kalınıyor. Ciddi ve kolay olmayan bir süreçtir bu. Ama otizm gibi çok önemli bir durum için bu mücadele mutlaka verilmeyi hak ediyor. Çok katı olan bu kurallar sonucunda çocuk normal bir gelişim kazanıyor, ödülü gerçekten büyük.
Benim kişisel görüşüme göre, bu çocukların beden çakra ve enerjileri de bozulduğu için onlara mutlaka alternatif enerji şifa yöntemleri uygulanması gerekmektedir. Çakra dengeleme çalışmaları, enerji çalışmaları ve alternatif tedavi uygulan uzmanlardan alınan desteğin iyileşme sürecine olumlu katkısı olduğunu gözlemliyorum. Bu nedenle bu konuda ısrarla ailelerin dikkatini çekmek istiyorum. Diyet ile birlikte enerji dengeleme mutlaka uygulanmalı bana göre…
Otistik çocuklar için yasaklar ve öneriler neler:
• Gluten, ya da buğday unundan yapılmış her şey kesinlikle yasaktır… Düşük glutenli olduğu söylenen alternatif buğdaylar da dahil… Glutensiz diye satılan ürünler de karışık ne yazık ki, bu konuda katı ve ciddi olmamız gerekiyor.
• Süt ve süt ürünleri yani kazein ve laktoz her türlüsü kesin yasak listesinde. Peynir, lor, tereyağı, süt… Peynir altı suyu ile hazırlanmış ürünler kullanılabilir. Laktozu ve kazeini alınmış sade yağ kullanılabilir.
• Şeker kesinlikle yasak… Olgun meyveler serbest. Bal serbest ama gerçek bal olmalı. Pekmez serbest ama içine şeker konmamış olmalı, tahin kullanılabilir, hakiki olmak şartıyla…
• Gaps diyetinin olmazsa olmazı kemik suyu, kefir ve fermente ürünlerdir. Kefir süt ile yapılacaksa laktozsuz süt olmalı. Fermente etmek için peynir altı suyu, yoğurt suyu ve kefir kullanılmalı. Sebzeler fermente edilerek kullanılmalı. Organik sirkeler kullanılmalı. Protein ihtiyacı nedeniyle bol et ve balık ve doğal çerezler kullanılmalıdır. Kabuklu yemişlerin hepsi kabuğuyla alınmalı, kabuksuz alınanlar suda bekletilerek kullanılmalıdır.
Çok önemli not:
Gaps Diyetinde ki yasaklar ve serbestler kişisel döngülü ve aşamalıdır. Diyet uzman kontrolünde bireysel olarak belirlenmektedir, takip gerekir.
Hastanın talere edip etmediği kontrol edilerek aşamalı uygulanmalıdır.
Otistik çocuklarda bu beslenme hayat boyu devam ettirilmektedir.
0 535 279 47 67 Whatsapp hattından yada @dyt.perihancicek instagram adresinden ulaşabilirsiniz.
Diyetisyen Perihan ÇİÇEK İstanbul Bakırköy ofisinde Otizm ile ilgili ücretsiz seminerler ve farkındalık günleri düzenlemektedir.
Otizm ile ilgili sadece diyet değil, enerji yöntemleri ile desteğe inandığı için Alternatif yollar kullanan gönüllü uzmanlardan katkı almaktadır.
Her geçen gün Otizm sayısının arttığı dünyada, böyle hassas bir konuda yeniliklerin ve alternatif desteklerin yolunu izleyen doktorlarımız, diyetisyenlerimiz ve diğer uzmanlarımızın olması mutluluk verici.
Değerli hazinlerimiz ve geleceğimiz olan çocuklarımıza sağlıklı bir hayat verebilmek hepimizin görevidir.
Bu görevi özellikle de gönüllü olarak yapan tüm güzel yüreklere teşekkürlerimizle…