HOLİSTİK BESLENME, GAPS BESLENME diğer adıyla BÜTÜNSEL BESLENME eşittir SAĞLIKLI BESLENME demektir…
GAPS Diyeti Nedir? GAPS Diyeti Neden Önemlidir? GAPS Diyeti Nasıl Uygulanır, GAPS Diyetinde Nelere Dikkat edilmelidir?
HOLİSTİK BESLENME "Bütünsel Beslenme" Nedir? HOLİSTİK BESLENME "Bütünsel Beslenme" Neden Önemlidir?
HOLİSTİK BESLENME "Bütünsel Beslenme" Nasıl Olmalıdır? HOLİSTİK BESLENME "Bütünsel Beslenme" Nelere Dikkat edilmelidir?
Tüm bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz, merak ettiklerinizi sorabileceğiniz yerdesiniz.
Diyetisyen Perihan ÇİÇEK
HOLİSTİK BESLENME VE GAPS BESLENME DANIŞMANI
TOKSİNLER VE BAĞIRSAKLAR VE GAPS
Aslında bu iki konunun da özü KİRLİLİK’tir. Bu çok geniş yelpazesi olan bir konudur.
Toksik Duygular, Toksik Düşünceler, Toksin Davranışla,…insanlar. İçimiz toksik ise hayatımız yani dışımız ve orada ki her şey de toksiktir.
Ama ben şimdi bedende ki toksin ve parazitlerden bahsedeceğim, siz hem Micro hem Macro olarak düşünebilirsiniz. Bir şekilde hepsini bedenimize hayatımıza alan, besleyen büyüten sonra da bizi hasta etmelerine izin veren bizleriz. Kimseyi suçlamayınız.!
Değişen bir şey yok, şekil değişikliği dışında fonksiyon ve etki aynı.
Yiyeceklerimiz gıda endüstrisi tarafından tarımsal zehirler ve kimyasallar eklenir.
Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, aldığımız ilaçlar, giydiğimiz giysiler, makyaj ve kozmetik ürünler, yaşadığımız binalar, kullandığımız teknolojiler, plastikler,…bu uzar gider. Hepsi toksik yüktür ve bizi kirletir.
Hem ruhsal hem duygusal hem zihinsel hem bedensel….Ve bunu anlamak da zaman alır anlamak isteyen için.
Ne yapmamız gerekiyor.?
Eğer siz temizlenmeden hamile kalırsanız bu toksinler bağırsaklar kanalı doğum esnasında direkt bebeğinize ve gelecek nesillere akıyor. Yani sorumluluğunuz düşünebileceğinizden de büyük.
Normal şartlarda vücudumuz bu toksinleri temizleyecek bir sistemle işler, doğasında yaratılışında vardır bu donanım, ama bir yere kadar.
Aslında bağırsaklarda ki sızdıran bağırsağı veya bozulmuş bağırsak florasını şöyle düşünün, kanalizasyon borusunun çatladığını ve içme suyuna buradaki tüm toksinlerin sızdığını dolaşıma katıldığını düşünün. İşte burada yapılması gereken bağırsaklardaki çatlakları tamir etmeden içme suyunu temizlemeye çalışmak ne kadar yeterlidir. Hasta olmamak mümkün müdür.?
LEKTİN – ANTİ BESİN
Şekere bağlanabilen bir proteindir. Hayvansal ve bitkisel gıdalarda bulunur.
En çok tahıllarda ve baklagillerde vardır. ANTİ-BESİN dir. Lektini sindirebilecek enzim olmadığı için lektin içeren gıdalar yedikten sonra aşırı gaz şişkinlik sindirim sorunu yaşarız.
Onun için bu gıdaları akşamdan suda bekleterek fermente ederek, filizlendirme işlemi uygulayarak lektini parçalamaya çalışırız.
Anti-besinler başta tahıl ve baklagiller olmak üzere insan vücudu tarafından sindirilemeyen bileşiklerdir.
Bu besinleri sindiremediğimizde bağırsak astarımıza zarar verir, sindirilmeden dolaşıma girerek bağışıklık sistemimizi aşırı uyarabilir ve hastalıklara yol açabilir.
- Glüten
- Lektin
- Fitik Asit
Lektin İçeren Gıdalar :
- Tüm Baklagiller
- Tüm Tahıllar
- Tohum ve Kuruyemişler
- Çok Çekirdekli Sebze ve Meyveler
- Domates, Patlıcan …vb
EN BÜYÜK ZARAR BU GIDALARI ÇİĞ TÜKETMEK.!
Not: Yasak olan gıdaları hayatımızdan çıkartmak değil bunları kullanılabilir zararsız hale getirmek. Bunun için fermente etmek ve filizlendirme yöntemi öğrenilmesi ve kullanılması gereken bir yöntemdir. Sadece bu konu için değil sindirim sorunu yaşadığınız tüm gıdalar için.
BAŞKAHRAMANMIZ GLÜTEN.!
Glüten, buğday, arpa çavdar gibi bazı tahıllarda doğal olarak bulunan ve bilimsel olarak prolamin adıyla bilinen bir depo protein ailesidir.Bu glüten buğdayda bulunan prolaminlere glütenin ve gliadın, çavdarda bulunanlara hordein adı verilir. Suda çözünmez, ısıya dayanıklıdır.
Glüten esneyen ve havayı içine hapseden fiziksel yapısından dolayı, işlenmiş gıdaların yapısın iyileştirmek, su tutucu özelliği kazandırmak, gıdaların elastikiyetini artırmasından dolayı gıda endüstrisinin vazgeçilmezidir.
- İşlenmiş Et Ve Deniz Ürünlerinde
- İşlenmiş Vejetaryen Ürünler
- Malt Beyaz Sirke
- Krema Şekerleri
- Dondurma
- Maltodekstrin
- Glikoz Şurubu
- Aroma Ve Renk Vericiler
- Bulyonlar
- Makyaj Ürünleri
- Güzellik Ve Kişisel Bakım Ürünleri
- İlaçlar
- Hazır Soslar
- Renkli Oyun Hamurları
- Soya Sosları
- Yulaf? (Buğdayla Teması Olmayan Yulaf sorun yaratmayabilir)
GLÜTEN İÇEREN GIDALAR:
- Ekmek
- Makarna
- Kek
- Hamur İşleri
- Bisküvi
- Arpa
- Buğday Kepeği
- Buğday Tohumu
- Bulgur
- Çavdar
- İrmik
- Kuskus …vb.
FERMENTE GIDALAR VE ÖNEMİ
FERMENTASYON; Gıdanın uzun süre saklanmasını sağlamak ve bunun için mikropların kullanılması.
Dünyanın her yerinde ve bizim kültürümüzde insanlar yiyecekleri fermente etmenin farklı yollarını geliştirdiler.
- Sebzeler
- Tahıllar
- Kabuklu Yemişler
- Fasulye
- Mercimek
- Meyve
- Süt
- Et, Balık ve Hatta Yumurta
FERMENTE GIDALAR:
- Peynir Ve Yoğurt
- Lahana Turşusu
- Bira
- Sirke
- Şarap
- Fermente Şarküteri Ürünler (Sucuk, Sosis..vb.)
FERMENTASYONUN FAYDALARI:
- Yiyecekleri uzun süre saklamak
- Yiyeceklerin sindirim ve emiliminin kolaylaştırmak
- Doğal Probiyotiklerdir
Bağırsaklardaki mikroorganizmalar; bitkisel ve hayvansal ürünleri sindirmek, set yapılarını parçalamak, yapısındaki besin maddelerini serbest bırakmak ve yeni besin maddeleri oluşturmak gibi fonksiyonları vardır.
Sonuç olarak fermente gıdalar bizim için çiğ olan örneklerinden daha besleyici hale gelir.
Örneğin çiğ lahana turşusu (fermente lahana) aynı miktar çiğ lahanadan neredeyse 20 kat fazla c vitamini sağlayabilir. Sindirim sistemi çiğ lahanayı sindiremediği için hücresel yapısındaki c vitamini ortaya çıkmaz ama fermantasyon sırasında bu yapı kırılır ve hücredeki c vitamini ortaya çıkar. C vitamini için fermente sebzeler inanılmaz büyük değerli kaynaktır.
Fermantasyonu hızlandırmak için bazen tuz eklenebilir ve bu işlem bazı kültürlerde tuzlama olarak da bilinir. Fermantasyon için peynir altı suyu, kefir suyu kullanabilirsiniz.
K2 VİTAMİNİN (MENAKİNON) YARARLARI
- Kalsiyumun vücuttaki birikimini kontrol eder.
- Kalp Damar sistemini korur.
- İskelet ve diş sağlığını destekler.
- Osteoporoz, diş sağlığı, eklem sağlığı, beyin sağlığı, bağ dokularınız için koruyucu ve gereklidir.
- Kanserden korur.
- Romatoid Artrit hasarından korur.
- Hormonal dengeyi sağlar.
- Böbrek ve Karaciğer sağlığını korur.
KAYNAKLAR:
- Ciğer,
- Sert Peynirler,
- Tavuk Eti,
- Yumurta Sarısı,
- Tereyağı,
- Tam Yağlı Süt,
- Hayvansal Gıdalar,
- Fermente Gıdalar,
- Kefir.
Bağırsaklar sorunlu ise K2 üretilemez, onun için K2 için önce bağırsaklar sağlıklı olmalı.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Vücutlarımızın bizi mikroplar, parazitler, toksinler gibi İŞGALCİLERDEN koruyan bağışıklık sistemi adlı bir sistemle donatılmış yaratılmış olduğunu biliyoruz.
Çoğu kişinin bilmediği ise; bağışıklık sistemimizin %80-85’nin bağırsak duvarında konumlandığı gerçeğidir.
Bağışıklık sistemimizde çalışan bir ordu var. Bunlar; generaller, amiraller, subaylar, komutanlardan oluşur.
Bağırsak florası ve Bağışıklık Sistemi arasında çok özel bir ilişki vardır ki onu besler, bilgilendirir, dengede ve sağlıklı tutar. Her ordu komutanının doğru karar verebilmesi için düşmanı hakkında bilgiye ihtiyacı vardır.
Bağışıklık sistemini hareket geçiren işte bağırsak duvarından gelen bu bilgilerdir. Bağışıklık Sistemimizde beslenme çok önemlidir ki bu sistem açtır. Ne var ki kişinin bağırsak florasın da sorunların olması yediği halde beslenememe gibi bir sorun yaşamasına neden olacaktır.
Çünkü sindirim ve emilimin yetersiz olması ve dolaşıma birde toksinlerin karışması Çoklu Beslenme Yetersizliğine neden olacak ve kişide bağışıklık yetmezliği ve ona bağlı hastalılar başlayacaktır. Yani ne kadar yerseniz yiyin, en sağlıklı gıdaları tüketin bağırsaklarda emilmiyor sindirilmiyor ise siz beslenemiyorsunuz bedeniniz aç ve kiloludur.
HİSTAMİN İNTOLERANSİ VE ALLERJİLER
Vücutta Histaminin artması, parçalanamaması, DAO ENZİMİNİN yetersizliği.
- Baş Ağrısı
- Uyku Düzensizlikleri
- Yüksek Tansiyon
- Baş Dönemsi - Sersemlik Hissi
- Taşikardi - Çarpıntı
- Vücut Isısında Dengesizlik
- Anksiyete - Kaygı Bozukluğu
- Bulantı - Kusma
- Karında Kramplar
- Sıcak ve Ter Basmaları
- Kaşıntı
- Hapşırma - Tıkanıklık
- Geniz Akıntısı
- Ödemler
- Ciltte Döküntüler
- Geçmeyen HASTALIKLAR
YASAK GIDALAR:
- Mayalı Alkollü İçkiler (Şarap, Bira vs)
- Mayalı, Fermente Gıdalar
- Sirke, Turşu
- İşlenmiş - Tütsülenmiş Her Türlü Gıda - Konserveler
- Olgunlaştırılmış Peynirler
- Çerezler - Sert Kabuklu Yemişler
- Avakado, Patlıcan, Ispanak, Domates
- Ekşili Gıdalar "Ekşi Krema - Ekşi Süt vs"
- Kuru Meyveler, Asitli Meyveler "Kivi, Limon, Misket Limon, Ananas, Erik, Papaya vs"
- İnek Sütü
- Çikolata
- Muz, Çilek
- Kabuklu Deniz Ürünleri
- Yapay Tatlandırıcılar
- Buğday Rüşeymi, Bakliyatlar
- Enerji İçecekleri, Yeşil Çay
- Çiğ Yumurta
- Tüm Katkı Maddeleri
SEROTONİN VE DOPAMİN
Bizim MUTLU Nörotransmitterlerimiz…Bizi kendinden memnun, dinlenmiş ve neşeli hale getirirler.
Pozitif olmamızda, negatif olumsuz tüm duygulardan korunmamıza yardım ederler. Motivasyonumuzu yükseltir. Her şeyden zevk ve keyif almamıza, sabahları yataktan enerjik kalkmamıza, yaptığımız her işi aşk’la şevkle yapmamıza vesile olurlar.
Depresyondan kurtulmanın yolu bu hormonların yeterli ve dengeli olması.
Ve bu hormonların önemli bir kısmı bağırsaklara ÜRETİLMEKTEDİR tabi ki bağırsaklar sağlıklı ise.!
Ayrıca, Nörolojik hastalıkların tedavisinde de "Parkinson, Alzheimer,…gibi" önemli oldukları bilinmektedir.
KAYNAKLARI:
- Bol Protein
- Doymuş Yağdan Uzak Durun
- Probiyotik - Prebiyotik Kullanın
- Fermente Gıdalar Tüketin
- Organik Beslenin
- Toksinlerden Uzak Durun
- Spor Yapın
- Uykunuza Dikkat Edin
BAĞIRSAK SAĞLIĞINIZI KONTROL EDİN.
“Bir hatırlatma düzenli tuvalete çıkıyor olmak bağırsakların sağlıklı olduğunu göstermez.”
- Meditasyon Yapın
- Yoga Yapın
- Doğa İle İç İçe OLUN
- NEGATİF OLAYLARDAN – İNSANLARDAN UZAK DURUN
OTOİMMÜNİTE
Hasarlı bağırsaktan vücuda akan toksinler otoimmün hastalıkların en büyük nedendir. Bağışıklık sistemimiz hata yapmaz.!
Bağışıklık sistemimiz veya vücudumuzda var olan herhangi bir sistem bizi hasta etmek için tasarlandığına inanmıyorum.
Onun için kronik bir hastalıktan kurtulmak için otoimmün bir hastalıktan, bağışıklık sistemini suçlamamak vücutta akan bağırsaklardan dolaşıma karışan ve bağışıklık sistemimizin fazlasıyla mücadele etmesine neden olan tüm toksinlerden temizlenmek gerekir.
Buna gıdalardan tutun da makyaj malzemelerine, yapı malzemelerine, radyasyon, hava kirliliği, tarım ilaçları…vs. neden olmaktadır.
Bedeninizi toksik bir depoya dönüştürmek sonra da bunlarla mücadele etmesi için başka tür bir toksin olan ilaçlara yüklenmek gerçekten bedene verilebilecek en büyük zarardır. Bedeninize yardım edin destek olun. Her şeyi ondan beklemeyin. Bu beden size yasadığınız sürece gerekli ve sağlıklı olarak.
Öyle bir zaman gelir ki mücadele etmekten sizi korumaktan toksinlerle savaşmaktan yorulan bağışıklık sistemi artık görevini yapamamaya başladığında kronik hastalıklar teker teker kendini göstermeye başlayacaktır. Bağırsaklarınıza iyi bakın. Ağzınıza attığınız her şey için bir kere daha düşünün. Anlık bir keyif için tüm sistem bunun yaratacağı olumsuz etkiler için savaşmak zorunda kalacak.
SOĞUK ALGINLIĞI
Bağışıklık Sistemimize hizmet eden ve onu güçlendiren bir durumdur. Yani korkulacak ve biran önce kurtulunması gereken bir durum değildir.
Soğuk algınlığı sırasında oluşan ateş bağışıklık sistemimizin güçlenmesi ve bedenimizin birikmiş olan toksinlerden temizlenmesi, yıpranan organların yenilenmesi ve vücudun tüm işini bırakıp sadece onarım için uğraştığı bir süreçtir.
Bırakın beden kendini tedavi etsin siz sadece kontrollü olun.
Böyle bir durumda ateş yükselir çok çok yükselmediğinde hemen ateş düşürücü kullanmayın. (KONTROLLÜ OLUN)
Beden yemek yemez çünkü uğraşması gereken bir onarım temizlenme işi vardır. Onun için iştahsızlıktan korkmayın bu iyileşme belirtisidir. Bu süreçte suyu, limonu, et suyunu, kemik suyunu, doğal pekmez veya balı, doğal tuzu, peynir altı suyu veya kefiri eksik etmeyin.
Dinlenin, uyuyun…İyileştikçe iştahınız açılacak ve eskisinden daha iyi olacaksınız çünkü toksinlerden temizlenmiş ve onarılmış bir bedeniniz olacak.
"HEM SİZİN HEM ÇOCUKLARINIZ İÇİN"
HORMONLARIMIZ ve BAĞIRSAKLARIMIZ
Endokrin sistemimiz bir senfoni orkestrası gibi ahenk içinde çalışır. Bütün hormon üreten organlarımız birbiriyle iletişim halindedir ve birbirini dengeler ki hormonlar metabolizmamızın yöneticisidir.
Çok duyarlı ve hassas olan hormonal dengemiz, devamlı kendini vücutta olup bitenlere ve çevreye karşı ve olan değişime karşı uyarlayan bir sistemdir.
Bağırsaklarımız ise; çok sayıda hormon benzeri maddeyi üretme kapasitesi, onu sahip olduğumuz herhangi bir endokrin bezinden daha güçlü kılar.
Daha doğrusu bağırsak floramız kendi başına bir endokrin organ kabul edilebilir. Dolayısı ile bu organın diğer endokrin sistemi üzerinde baskın bir etkisi vardır.
Bağırsaklarımız, yiyeceklerin sindirimi, emilimi ve diğer endokrin sistemler için gerekli besinlerin oluşumuna hizmet eder.
Ayrıca toksinlere karşı hassas olan endokrin hormonları başta olmak üzere tüm vücudu toksinlere karşı korur.
Vücudumuz için gerekli aktif maddelerin üretimi ile de ilgilenir ki bu bağırsakları 2. Beyin değil 1. Beyin olarak da düşünmeye itecek kadar güç verir.
Endokrin bozucu maddeleri dışarıdan zaten alıyoruz ama doğadaki bazı bitki ve mantarlarda da bunlar vardır ve üretilmektedir. Onun için genel bağırsak sağlığımız dolayısıyla tüm beden ve sistem sağlığımız ve dengemiz için gıdaların FERMENTE – ISLATMA - FİLİZLENDİRME yöntemiyle hazırlanması önemlidir.
TROİD BEZİ – TOKSİN – BESLENME - ELEMENTLER
- Sıcaklık Kontrolü
- Metabolik Hızımız
- Enerji Üretimimiz
- Büyüme ve Gelişme ve Olgunlaşma
- Kendimizi İfade Etmemiz
- Besinleri Sindirme Ve Özümseme, İştahımız
- Ruhsallığımız
- Kan Basıncı Ve Taşikardi
- Vücut Ağırlığımız
- Kemik Yoğunluğumuz
- Zihinsel İşlevimiz
- Uyku Düzenimiz
- Öğrenme Yeteneğimiz
- Cinsel Gelişim
Evet, tiroit bezinin bu fonksiyonlarında bozulmaya en büyük etken yine bağırsak florasında bulunan toksinlerdir.
Toksinler doğru enzimin doğru materyallerin maddelerin hormonların minerallerin vitaminlerin elementlerin olması gereken organda yerini bulamamasına veya yetersiz olmasına ve fonksiyonunu yerine getirememesine neden olur.
Sonuçta hormon işlevsiz hale gelir dengeler bozulur.
Tiroit hormonlarının yapısında İYOT elementi vardır. Flor-Klor-Brom gibi diğer elementler iyottan daha güçlü oldukları için kimyasal olarak dolayısıyla onun yerini alarak vücutta iyot eksikliğine ve tiroit hormonunun fonksiyonunu yerine getirmemesine neden olurlar.
Peki, biz iyot yerine gecen bu flor, klor, brom vs. nereden alıyoruz? HERŞEYDEN HERYERDEN.!
- Havuz Suları,
- Klorlanmış İçme Suları,
- Diş Macunları,
- Tüm Plastik Maddeler,
- İşlenmiş Gıdalar,
- Ambalajlar,
- Pestisitlerde,
- Plastik Şişeler,
- Mobilya Döşemelerinde,
- Halı Malzemeleri, vs.
Böylece vücut İYOT eksikliği gelişir. Bu da;
- Tiroit Bezi Hastalıkları
- Endokrin Hastalıkları
- İmmün Sistemi Hastalıkları
Toksik Yük; Birbirini takıp eden zincirleme hastalıklar meydana gelecektir. Bunların hepsi ile mücadele eden bağırsaklar.
KARAR SİZ VERİN.! BAĞIRSAKLAR NEDEN ÖNEMLİ.! BESLENME NEDEN ÖNEMLİ.!
BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ VE STRES
Böbreklerimizin üzerinde yer alan bu küçük bezler, stresli durumların üstesinden gelmekten sorumludur.
Adrenalin, Noradrenalin ve Steroid üretirler ve vücudu ‘SAVAŞ ya da KAÇ’ tepkisine hazırlarlar.
Steroidler; Vücuda bol miktarda enerji sağlamak ister ve her yolu kullanırlar. Bağışıklık ve sindirim sistemini kapatırlar ve sizin savaş ya da kaç durumunuza uygun ortam sağlarlar.
Öyle ki uyanık ol tetikte ol ve gerektiğinde kaç olarak beden hazır olur nasıl mı? Beyninize ve kaslarınıza iyi bir kan dolaşımı sağlamak için kan hacmi ve basıncını düzenlerler.
Androjenler; Sizin hızlı ve saldırgan koruyucu kararlar vermeniz için zihinsel ve fiziksel durumunuzu uygun şartlara getiriler.
Vücuttaki her şey stresli bir durumla baş edebilmek için hazır hale gelir, ALARM durumuna geçer vücut.
Çevresel, Duygusal, Zihinsel stres yanında besinlerle aldığımız toksinlerinde yarattığı stres durumu vardır.
“Kaynak bağırsaklardır genelde” Böbrek üstü bezlerin bu yoğun baskı altında çalışması sonucu tükenmişlik yaşanır. Stres kaynaklı “adrenal yorgunluk” deyimi böbreküstü bezlerinin beyinden gelen olumsuz uyarılar nedeniyle bitkin ve bitap düşmesi anlamına geliyor.
Başlıca belirtileri ise şunlar:
- Bitkinlik ve Yorgunluk Hissi, Motivasyon Düşüklüğü. Özellikle Öğleden Sonra Yaşanır. Akşam Enerji Patlaması Yaşanabilir.
- Uyku Hali Ya Da Uyuma İsteği Ve Uyuyamama “Enerji Düşüklüğü, Sabahları Yorgun Uyanmak”
- Baş Ağrıları
- Baskı Altında Titreme “Parkinson Hastalığı İle Karıştırılabilir”
- Dengesiz Beslenme “Aşırı yeme atakları, tatlı krizleri veya tuzlu yemeğe yönelme veya yemeden içmeden kesilme halleri”
- Bağışıklık Sisteminde Zayıflıklar ve Enfeksiyona Yatkınlık
- Baş Dönmeleri “Yatarken”
- Hipoglisemi, Hipotansiyon, Ağrılar, Alerjiler, Konsantrasyon Zorluğu
- Terlemeler “Bilhassa Boyun, Baş Bölgesinde Aşırı Terlemeler”
- Kararsızlık, Konsantrasyon Problemleri
- Unutkanlık, Parkinson, Alzheimer
- Aşırı Duygusal Tepkiler “Ani Ağlamalar Ve Öfkelenmeler”, Anksiyete
- Havasızlık Duygusu, Hava Açlığı “Hava Yetmiyor, Nefes Alamıyormuş Gibi Hissetmek”
- Kalp Çarpıntıları, Panik Atak
- El Ve Ayaklarda Uyuşma, Yanma ve Karıncalanmalar
- Kramplar ve Kas Seğirmeleri
- Gaz, Şişkinlik Sorunları, Sindirim Sistemi Problemleri, Hazımsızlık
- Kilo Alma
Önlem Almak Adına :
Hayvansal gıdalar, et, hindi, balık, yumurta, fermente süt ürünleri, kefir, et suyu, kemik suyu, balık çorbası, kolajen, melisa çayı, kantaron çayı, ginseng, detoks yapma, GAPS BESLENMESİ, BAĞIRSAK DETOKSU
* Böbrek üstü bezleri kolesterol ile çalışır.!? Acaba kolesterol ilacı kullanmak iyi mi kötü mü.!?
VAGUS SİNİR SİSTEMİ
Vagus, kelime anlamı olarak Latince gezgin manasına gelir.
Beyinde bulunan 12 parça sinir sisteminden biri olan vagus siniri, vücudun birçok organına dallar verir.
Vagus siniri, sindirim sisteminin önemli bir parçasıdır.
Vücutta Vagus siniri ile bağırsak ve beyin arasında iletişim sağlanır.
Mistik Spiritüel bir sinir sistemi.? Beden ruhu, ruh da bedeni etkiler.
Bu bilgi doğru ama çok daha mühim olanı şu: Ruh bedenden üstündür.! Patron beden değil ruhtur! Son kararı beden değil, ruh verir.
Beden-ruh ikilisini düzenleyen sistemse hem son derece karmaşık hem de inanılmaz ölçüde mükemmeldir.
Bu ilişkide vagus siniri önemli görevler üstlenir ve gizemleri bugün bile tam anlaşılamayan “vagus siniri” ruh beden organizasyonunun temel oyuncularından biridir.
“Vagus” beyinden bedene yayılan en uzun sinirdir. Beyin mesajlarını göğüs ve karın içi organlara bu sinirle gönderir.
Onlardan gelen “geri bildirimler” de yine bu sinirle beyne iletilir.
Özellikle organlardan beyne yönelen geri bildirimler söz konusu olduğunda “vagus” adeta bir “orkestra şefi” gibidir.
İşte bu nedenle stres durumunda “vagusu yönetmek”, daha doğrusu yatıştırıp “sakinleştirmek” sağlığımız için çok önemlidir.
Peki, bunun yolu ne?
- BAĞIRSAK TEMİZLİĞİ
- GAPS BESLENMESİ
- DETOX
- Organik Beslenmek
- Toksik Duygu Düşünce Davranış Kalıplardan Uzak Durmak
- Negatif Olan Her şeyden Uzak Durmak
- Bilinçaltı Temizliği
- Meditasyon
- Yoga
- Spor
- Doğada Zaman Geçirmek
- Dinlendirici ve Sözsüz Müzikler Dinlemek
KIŞ GELİRKEN MUTFAĞINIZDA MUTLAKA OLSUN.!
Fermente “Kırmızı Pancar Kvass”
FAYDALARI:
- Büyük Bir Probiyotik Kaynağıdır,
- Mükemmel Karaciğer Temizleyicidir,
- Mükemmel Kan Toniğidir,
- Kanser Riskini Azaltır,
- Pancar Kvass, Değerli Besin Öğelerine Sahiptir,
- Vitamin ve Mineral Deposudur,
- Bağışıklık Sistemimizi Destekler,
- Vitamin ve Mineral Deposudur,
- BAĞIRSAK DOSTUDUR.!
CANDİDA NEDİR?
Candida albicans mayası, bağırsak sistemimizde bizlerle yaşayan bir çeşit mikroorganizma çeşididir. Kişilerin çoğunda da bu maya zaten bulunmaktadır. Hayat içinde de olduğu gibi her şey kontrol altında olduğu sürece zararı yoktur, zarar vermez.
Bağırsaklarda bu dengelerin değişmesi halinde kontrolsüz büyüme çoğalma ve güçlenme isteği ele geçirme isteği ve bedende hâkimiyet kurma isteği bağışıklık sistemimizin dolayısı ile bedenimizin dolayısı ile Beynimizin (asıl yönetim merkezi) kontrolden çıkmasına ve bağırsak duvarı ki ben bunlara gümrük kapısı diyorum zarar vermeye ve gümrüklerden sınırlardan bağırsak duvarından zehir toksin ve diğer zehirli yan ürünlerin dolaşıma katılmasına bedene zarar vermesine neden olur.
Dediğim gibi hayatımızın içinde de tanık olabileceğimiz ve dolayısı ile anlayabileceğimiz konular. Bu noktada beden hasta olur.
Bedeninizin, Hayatınızın. Dünyanızın Candida’dan temizlenmesi ve kontrolü tekrar kazanmanız ve bedeninizi yönetme iradenize sahip çıkmanız dileğiyle.
Vücudumuz ‘da Candıda’nın varlığına dair belirtiler:
- Kriz Halinde Şeker, Tatlı, Karbonhidrat Düşkünlüğü
- Kronik Yorgunluk
- Sindirim Sistemi Sorunları
- Vajinal Mantar
- Ciltte Tırnaklarda Mantar Enfeksiyonu
- Sinüs Enfeksiyonu
- Konsantrasyon Bozuklukları
- Ağrılar
- Duygu Durumunda Bozulmalar
- Hastalıkların İyileşme Sürecinde Uzamalar
- Depresyon, Anksiyete, Panikatak
- Ağızda, Dilde Yaralar, Ağız Kokusu, Aft, Pamukçuk
- Bağışıklık Sisteminde Çökmeler
- İmmün Sistem Hastalıklar
- Vitamin - Minerak Eksiklikleri
- Gıda Alerjiler
- Hipoglisemi
- Migren
- Kaşıntı
- Kızarıklık, Ciltte Döküntüler
CANDİDA "BAĞIRSAK MANTARI ve VAJİNAL MANTAR"
Günümüz dünyasında birçok kadın ve erkek, yanlış beslenme alışkanlıkları ile çevresel etkenlerle, yoğun ilaç özellikle Antibiyotik ve doğum kontrol hapları gibi ilaçlar kullanarak vücutlarında ciddi maya artışına maruz kalmış durumdalar.
Bu mayalardan en önemlisi CANDİDA’dır.
Kadınların adet döngüsünün 2. Yarısı, candida türevi mayaların etkinleştiği ve herhangi bir nemli ve sıcak yerde pamukçuk oluştuğu zamandır.
Bu maya (CANDİDA) erkek ve kadınlarda vücudun farklı bölgelerinde oluşabilir.
Mayayı kontrol edebilmek için bu bölgelerde faydalı mikropları dost mikropları çoğaltmak gerekir.
KEFİR; HEM İÇEREK HEM YÜZEYEL UYGULAYARAK bu mayalardan kolaylıkla kurtulabilirsiniz.
Kefir de çok zengin ve dengeli bir mikrobiyal topluluk çeşitlilik vardır ve uygulama yaptığınız bölgedeki dostları güçlendirir ve patojen olan mikropları azaltır. Bozulmuş olan dengeyi tekrar sağlar. Bozulmuş dengeden kaynaklı hastalık da ortadan kalkar. Onun için bağırsak florasını tamir ederken dost mikroplardan, fermente ürünlerden, kefirden faydalanırız.
HOLİSTİK BESLENME (BÜTÜNSEL BESLENME) GAPS BESLENME PROTOKLÜ İLE;
GERÇEK ANLAMDA SAĞLIKLI BESLENİR ve BAĞIRSAK FLORANIZI VE TÜM BEDEN – RUH – ZİHİN - DUYGU DENGENİZİ, DOLAYISI İLE SAĞLIĞINIZI KORUYABİLİR, MEVCUT OLAN HASTALIKLARINIZI İYİLEŞTİREBİLİRSİNİZ.
İNSAN BEDENİNDE TEMİZLENME MEKANİZMASI ve CANDİDA “BAĞIRSAK MANTARI VE VAJİNAL MANTAR”
Öncelikle toksik yük artmış bir kişide mantar oluşumunda artma gözlenir. Sindirim sisteminde, mukozalarda, iç organlarda, ciltte ve diğer tüm vücutta.
Bu toksinlere ve semptomlara maruz kalmış kişilerde; Beyinde Bulanıklık, Enerji düşüklüğü, konsantre olamama, bağışlılık sisteminde zayıflık, uyuşukluk, isteksizlik ve her organa sisteme göre de o organda oluşmuş blokajlara bağlı hastalıklar meydana gelir.
Egzama, Astım, Alerjiler, Otoimmün hastalıklar, Kas - Kemik - eklemlerde ağrılar, Sindirim semptomları, Huzursuz bacak sendromu….CANDİDA SENDROMU.
Toksinleri mantarları hızla iyileştirme ve bunlara her şeklide agresif saldırmak bünyelerinde biriktirdikleri toksinleri vücuda salmalarına ve toksik yükün daha da artmasına ve rahatsızlığın artmasına neden olabilir.
Sonuçta bu mantar grubu bünyelerinde toksin biriktiriyorlar onlarla besleniyorlar.
Örneğin; vücudumuzun içindeki CANDİDA cıvayı emer ve bünyesinde tutar, bu anlamda bize fayda sağlar ama biz bu mantarlarla doğru mücadele etmezsek bu cıva tekrar bedene bırakılır mantar tarafından.
Bedenimiz başa çıkamadığında toksinlerle başka bir sistemden (canlılardan) yardım ister. Vücudumuzda ki bu sistem o kadar muhteşem ki hangi mantara, solucana, parazite, virüse, bakteriye kime ne iş vereceğini bilir. Ve bunu yaparken bedenimize zarar vermeyecek şeklide organizasyonu yapar.
Aslında bu canlılar vücudumuzda temizlik için çalışırlar kontrol altında tutulabildikleri sürece. Denge ve kontrol kaybedildiğinde durum değişmeye başlar. İşte bu denge için vücudumuza dost mikropları eklememiz gerekir.
İşte GAPS Diyetinin fermente beslenmenin probiyotiklerin - prebiyotiklerin asıl amacı da bu dengeyi sağlamaktır ki kontrol 1. Beyinde kalmaya devam etsin ve bu varlıklar kontrolsüz büyüyüp çoğalıp kontrolü ele geçirmesin ve bedeni hasta etmesin.
Kontrolsüz büyüme çoğalma aslında kanserleşmedir. Dünya Kanser olmuş derim ben. Negatif olan her şeyin kontrolsüz olarak büyümesi artması ve çoğunluğu kaplaması nedeniyle.
GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMUNUZ VAR MI?
- Gıda alerjiniz ya da gıda duyarlılığınız var mı?
(Özellikle glüten ve süt ürünlerine)
- Otoimmün bir hastalığınız var mı?
(Haşimato tiroiditi, Romatoit artrit, Tip 1 Diabet, Lupus, Sedef, Akdeniz Ateşi, Behçet, Ankilozan Spondilit, MS, Spastik Kolit, Çölyak, Graves, Ülseratif Kolit,..vs)
- Vitamin mineral değerlerini normal beslenmenize rağmen yetersiz mi?
(B vitaminleri, Demir, C Vitamini, Çinko, Magnezyum, D vitamini….)
- İltihaplı Akne gibi cilt problemleriniz.
- Nörolojik, Psikiyatrik rahatsızlıklarınız var mı?
(Otizm, Epilepsi, Parkinson, Depresyon, Anksiyete, Dikkat eksikliği, Hiperaktivite, Duygusal Dalgalanmalar, Konsantre olamama,…)
- Tedavi olmanıza rağmen geçmeyen rahatsızlıklar…
- Ağrılar, Fibromiyalji, Kısırlık
Bunlardan en az bir tanesine evet diyorsanız GAPS şüphesi var demektir.
CİNSİYET BEZLERİMİZ VE HORMONLARIMIZ
Östrojen-Progesteron – Testosteron - Androjenler ve diğer cinsiyet hormonlarımız oluyor bunlar. Bu hormonların üretimi için kolesterolün önemli olduğunu biliyor muydunuz?
Bağırsak floramızın dengesi ve beslenme şeklimiz aldığımız toksinler bu cinsiyet hormonlarımızın dengesi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Sonuç 0larak cinsel davranış bozukluğu ve hastalıkları ortaya çıkar.
Kadınlarda; kısırlık, endometriozis, PMS, polikistik over..vs.
Erkeklerde; kısırlık, büyük göğüsler, cinsel işlev bozuklukları, libido sorunları..vs.
Menopoz ve Andropoz ’un en önemli belirtisi ateş basmaları. Bunun Bağırsak florasından oradaki dengesizlikten kaynaklanabileceğini hiç düşündünüz mü?
Normal şartlarda bu süreç hem kadınlarda hem erkeklerde kolay ve rahat geçmesi beklenir, çünkü o bedenin yaradılışı doğası bu.
İnsan bedeninde her şey hesaplanmış ve olması gerektiği gibi zamanı gelince işleyiş sürüyor.
Yani Menapoz ve Andropoz bir hastalık değildir. Mevsimler gibi zamanı geldiğinde olması gereken hormonal değişimlerdir.
Bağırsak florası zarar görmüş kişiler, özellikle sentetik hormonlar kullananlar, doğum kontrol hapları, antibiyotikler, zayıflamak için kullanılan hormonal ilaçlar, sadece zayıflamayı hedefleyerek hormonal dengeyi bozacak ilaç kullanmak bence cesaret değil ÇILGINLIKTIR…
Kadınların Menstruasyon döngüsü ise; Her ay bu döngüsel olarak devam eder.
İlk yarısı ÖSTROJEN başroldedir. Burada bağışıklığı güçlendirir ve fırsatçı mikropların kontrolden çıkmasına engel olur.
Ayın 2. Yarısında görevi progesteron alır ve görevi kadının vücudunu gebeliğe hazırlar, rahimde bebek için yatak hazırlar.
Bağışıklık sistemi yumurtayı reddetmesin diye bağışıklık sistemini baskılar.
Sonuç olarak bu dönem bağışıklık sistemi zayıflayan kadınlar fırsatçı mikropların saldırısına maruz kalır duygusal dengesizlikler meydana gelir .Kan şekeri tansiyon oynar, migren ağrıları, davranışlarda dengesizlikler, ATEŞ ve diğer birçok semptom kişiye göre farklı bir şeklide kendini gösterir.
EVET BU FIRSATÇI MİKROP DEDİĞİMİ EN ÖNEMLİSİ CANDİDA MANTARI yani "BAĞIRSAK MANTARI"’dır.
Siz hiç mutsuz bir çiçek ya da stresli bir meşe ağacı gördünüz mü? Siz, ZİHNİNİZ değilsiniz.
ECHART TOLLE
ZİHİNSEL - DUYGUSAL BESLENME
Daha sağlıklı bir yaşam sürmek için bütüncül olarak sağlıklı beslenmemiz gerekmektedir. Bunların başında da sağlıklı doğru dengeli zihinsel beslenme geliyor.
Zehirli, toksik, negatif, travma dolu, karmik, geleneksel...duygu ve düşünceler bizi hasta eder. Kişinin hala yaşadığı ve geçmişte yaşadığı ve hatta ailesinin atalarının yaşamış olduğu tüm travmalar, olumsuz duygu ve düşünceye buda bizde stres kaynaklı diyebileceğimiz hastalıklara neden olabilmektedir.
Öyle ki bizler bunları çoğunlukla unutmuş unutmak istemiş bilin altına atmış ve hatta haberimiz bile bilinç düzeyinde olmayabilir. Bu durumda kişi an’da yaşadığı olaylarda bir şeylerin bir şeyleri tetiklemesi ile ve beslenmemiz ile çevresel olarak aldığımız toksinlerle tüm sistemi olumsuz etkileyen, sistemin kendini duyuramadığı anda da hastalık olarak kendini ifade eden durumlarla karşılaşırız.
Kişi kendiniz tükenmiş hisseder, kronik yorgunluk, vücut ağrıları, kemik erimesi, depresyon, anksiyete, panik atak, uyku problemleri, hayattan zevk alamamak, motivasyon düşüklüğü, yaşam enerjisinde düşme, kilo problemleri, kan şekerinde oynama, tiroit bozuklukları, cinsiyet hormonlarında bozulmalar, bulanık beyin, dengesizlikler…ADRENAL YORGUNLUK….
Onun için farkındalığınızı yüksek tutun. Ne yaşadığınızı neden yaşadığını düşünün ve düşünce yapınızı duygu durumunuzu pozitife dönüştürün.
Kendinize beyninize hissettiğiniz tüm korkuların negatif olan her şeyin bir yansıma illüzyon olduğunu anlatın ve sakinliğinizi koruyun. Tüm korkular siz korktukça büyür, siz rahat oldukça küçülür ve siz korkmadığınızda kaybolur.
Her şey zihinde.! Herkesin dünyası kendine özeldir. Bizler aynı dünyada ayrı dünyaları yaşarız, çünkü hepimizin bilinçaltı veri tabanı farklıdır. Aynı olayı bile farklı görür yorumlarız. Her şeyi yüklediğimiz anlam kadar algılar yorumlar ve sonra da yaşarız.
Onun için yaşadığınız dünya ya ne kadar pozitif duygu gönderirseniz onun hayatınızda ki yansıması da pozitif olacaktır.
ONUN İÇİN HERKES KORKULARINI YAŞAR, EN BÜYÜK CESARET EN BÜYÜK ŞİFA, EN BÜYÜK DÖNÜŞÜM CESARTE İLE BAŞLAR.
Yüzleşmek den korkmayın ki illüzyonlar küçülsün. Sorumluluk alın ki, acılar sorunlar negatif olan her şey sizi değil siz onları yönetin.
Siz güçlü olun ki karşınızda ki korkular sorunlar negatif olan her şey güçsüzleşsin. Acılara, geçmişe, anılara, kedere TUTUNMAYIN. Kendinize acımayın.!
Kendinizi Sevin, Öz’ünüze güvenin. İşte asıl GÜÇ budur, gerisi hikâye. Hadi.!
KRONİK SİSTİT
Anormal bağırsak florasına sahip çocuklar ve yetişkinler arasında yaygın olan YATAK ISLATMA aslında bir GAPS sorunudur.
Bu kişilerden; Koyu yeşil yapraklı sebzeleri (örneğin ıspanak), sert kabuklu yemişleri, üzümsü - dutsu meyveleri, meyve çay, kahve, çikolata, baharat, çiğ sebzeleri, bira ve şarap beslenmelerinden çıkartılarak gözlenmeli ve bağırsak florasını tamir edecek şeklide beslenme önerilmelidir.
Yüzeysel sorunlu bölgeye kefir kullanmak ve kefir içmek katkı sağlar.
POLİFENOLLER
Antioksidan ve iltihap önleyicidirler. Prebiyotik etkisi gösterirler.
- Meyve
- Sebze
- Kuruyemişler
- Zeytinyağı
- Kırmızı Şarap
- Bitter Çikolata
- Kara Mürver
- Üzüm Çekirdeği
- Nar
- Yaban Mersini
- Kızılcık
- Kiraz
- Çilek
- Böğürtlen
- Ahududu
- Karadut
- Keten Tohumu
- Soğan, Arpacık Soğanı
- Kuşkonmaz
- Domates
PROBİYOTİKLER
Canlı faydalı gerekli bedenimizde yaşayan organizmalar.
Bedenimizin bütünlük için de barışçıl huzurla sağlıklı dengede yaşamasına hizmet eden Savaşçı Askerlerimiz.
NASIL ÇALIŞIRLAR?
Bağırsaklarımızın PH’sını düzenler ve zararlı olan organizmaların buraya yerleşmesini engellerler.
Bağırsak beyin ilişkisi nedeni ile (2.Beyin-1.Beyin), Beyin-Ruh sağlığı nedeni ile Ruh-Beyin-Beden sağlığı için (Holistik Sağlıklı Beslenme için) elzemdir, bir uzmana danışarak kullanılması gerekmektedir.
KAYNAKLAR:
- Fermente Gıdalar
- Lahana Turşusu
- Fermente Sebzeler
- Süt Ürünleri
- Ev Yoğurdu
- Kefir
- Fermente Et Ürünleri
- Tarhana
- Kırmızı Pancar Kvass
- Şalgam
- Kambu Çayı
- Su Kefiri
PREBİYOTİKLER
Vücudumuzda yaşayan ve probiyotiklerin besin maddeleridir. Yani probiyotikler, prebiyotiklerle beslenir.
Prebiyotiklerden maksimum fayda sağlamak için olabildiğince çiğ tüketmeye çok fazla ısıya maruz bırakmamaya çalışalım.
Prebiyotikler, kabızlığı önlemek, klon kanseri riskini azaltmak, bağışıklık sistemini desteklemek, besinlerle alınan vitamin ve minerallerin emilimini artırmak, insülin direncine karşı, kilo almaya karşı, enfeksiyona karşı da koruyucudur.
Kalınbağırsak da etkilidir. Bağırsaktan dışkının geçmesi için gerekli süre ortalama 17 saat. Ama bunun uzamış olmasının nedeni lifsiz beslenme.
Dışkının bağırsakta uzun süre kalması o ortamın patojen mikroplara zemin hazırlamasına nedendir. (Bataklık gibi düşünün) Bu hastalık yapıcı mikroplar ne kadar uzun bağırsaklarda kalırsa hastalık yapma etkileri o kadar fazla olur.
Bu toksinlerin vücutta uzun süre kalması en çok karaciğere yük olarak dönecektir.
Probiyotikler vücudumuzda düşmanla savaşan ve dengeyi güvenliği sağlayan askerler prebiyotikleri de onlara malzeme temin eden ve güçlü durmalarını sağlayan askerler olarak düşünebiliriz.
Bedenimizin düşman istilasına karşı probiyotik ve prebiyotikleri kendinizden çocuklarınızdan eksik etmeyiniz.
Uyuyan dost canlıları uyandırmak beslemek güçlendirmek, canlı genç sağlıklı hücrelerimiz (gelecek nesillerimiz) için önemli bir sorumluluktur.
Hem içimizdeki hem dışımızda ki DÜNYA İÇİN EVREN İÇİN.
KAYNAKLAR:
- Anne Sütü
- Hindiba Kökü
- Kenevir Tohumu
- Yerelması
- Karahindiba
- Sarımsak
- Soğan
- Kuşkonmaz
- Tatlı Patates
- Balkabağı
- Kırmızı Meyveler
- Deniz Yosunu
- Havuç
- Keten Tohumu
- Karnıyarık Otu Tohumu
- Hindistan Cevizi
YİYECEK BAĞIMLILIKLARI
Bağırsak floramız ne yiyeceğimizi ve hatta canınız ne istiyorsa bağırsak floranız o dur.!
Özellikle anormal bağırsak florası olanlar nişasta hamur işleri şeker ve şekerli her şeyi aş erir gibi isterler. Bir şeyi kriz şeklinde istiyorsanız yemek anlamında ,bunu gerçekten isteyen siz misiniz.?
Bağırsak floramız da bizi hasta eden patojen mikroplar organizmalar çünkü bu tarz gıdalardan beslenir. Yani biz aslında kendimizi değil onları besliyor büyütüyor ve güçlendiriyoruz.
Sağlıklı gıdaları reddetmek ve bu tarz beslenmeye yönelmek ve ısrar etmek bir semptomdur.
Bu hastalık yapan organizmalar bu toksik gıdalarla beslenir ve bazı kimyasallara dönüştür ve bu gıdaların bir kısmı morfin ve endorfin (beyne zevk sinyali veren kimyasallar) özelliğindedir.
Haz duyusunu tetikleyen bu toksinler bağımlılık yapar çünkü daha fazla haz almak mutlu olmak ister kişi. Siz düşmana gıda veriyor onun beslenmesine ortam sağlıyorsunuz o da sizin haz duymanıza vesile olan kimyasalları üretiyor ve sürekli bu toksinleri yemek için istek duyuyor ve bağımlı hale geliyorsunuz.
Duygusal açlığı olan kişiler özellikle bağımlılığa yatkındır. İstediği hazzı mutluluğu bu şekilde karşılıyor, gerçek açlığına bakmıyor ama gerçek açlığı doyurmadığı için de yemek yiyerek doyamıyor sadece bağımlı oluyor.
Alkol almanız uyuşturucu kullanmanıza gerek yok; bağırsaklarda ki aşırı maya büyümesi, un ve şekerden yapılmış her şeyi bağırsaklarda alkole dönüştürür. Yani ekmek, şeker, patates, kahvaltılık gevrek ve diğer karbonhidratları her yediğinizde bağırsaklarımızda alkol üretiliyor.
Sadece bağırsaklar değil bu işlenmiş gıdalara bağımlılık yapacak şekilde eklenmiş kimyasallarda bağımlılık yapma özelliği vardır. Uyuşturucudan alkolden korkan kişilerin çocuklarına bunları alması vermesi ve hatta kendilerinin de tüketmesi ironidir.
Uyuşturucunun sadece ismi daha masum bir kılıfa sokulmuş, kolay ulaşılabilir bir hale sokulmuş ve inanılmaz bir Pazar olarak kazanç sağlamaktadır.
Siz paranızla bağımlı hale geliyor hasta oluyor sonra iyileşmek için diğer Pazar olan ilaç firmalarına kazanç sağlıyor ve sonuçta sadece Siz KAYBEDİYORSUNUZ.!
GAPS KİŞİLERİNİN UZAK DURMASI GEREKEN GIDALAR:
- SOYA VE SOYALI HERŞEY
- Aspartam (Tatlandırıcı)
- Bakla
- Balzamik Sirke
- Bamya
- Beyaz Hindiba
- Bira
- Buğday
- Buğday Tohumu
- Bulgur
- Bulyon
- Çavdar
- Çikolata
- Çökelek Peyniri
- Dekstroz
- Dermason Fasulye
- Ticari Dondurma
- Dulavrat Kökü
- Ekmek Mayası
- Ticari Ekşi Krema
- İşlenmiş Et
- Kuru Fasulye Fırında Pişmiş
- Gazlı Alkolsüz İçecekler
- Gravyer Peyniri
- İrmik
- Jambon
- Jöleler
- Kabartma Tozu
- Kavrulmuş Kabuklu Yemişler
- Kakao Tozu
- Ketçap
- Konserve Her Şey
- Krema
- Margarinler
- Makarna
- Nohut
- Mısır Şurubu
- Pektin
- Süt Tozu
- Şuruplar Şerbetler
- Tahıllar
- Yulaf
- Yemeklik Yağlar
- Ticari Yoğurt
- Selüloz Sakızı
- Salam
- Sakarin …Vb
Sevgiyle Kalın ve Sevgide Kalın… Diyetisyen Perihan ÇİÇEK
HOLİSTİK BESLENME VE GAPS BESLENME DANIŞMANI