DİYET ÇEŞİTLERİ? DİYET TÜRLERİ?
 

GAPS ETOJENİK DİYET “DİYABETİK KETOASİDOZ”

Ketonlar enerji üretmek için yağları kullandığında vücutta üretilen suda çözünür maddelerdir.

Normal sağlıklı bir durumda vücudumuz farklı faktörlere bağlı olarak hem glikozu hem yağları enerji elde etmek için kullanabilirler.

Dolayısı ile yağlar enerji olarak kullanıldığında kanda ketonların bulunması normaldir.

Ketoasidoz; Diyabetik hastalarda meydana gelebilecek tehlikeli durum nedeni ile ketonlardan korkulmaktadır.
Ketoasidoz sırasın, kişinin kanında çok yüksek oranda glikoz ve keton vardır.

YÜKSEK KAN ŞEKERİ SEVİYESİ HER DURUMDA ZATEN TEHLİKELİDİR.

Ketoasidoz durumunda vücut enerji üretmek için glikoz kullanamaz yerine yağı enerji için kullandığından keton seviyesi yükselir. Dolayısı ile glikoz enerji için kanda kullanılmadığından kanda ki yüksek şeker zarar verici hale gelir. Bu durum diyabet hastalarında görülür. Enerji mekanizması bozulmuştur.

Diyabet olmayan hastalarda ise ketonlar karaciğer tarafından zaten üretilir. 
Vücut yalnızca enerji üretmek için yağları kullanmaya başladığında DİABETİK KETOASİDOZ’dan ayrı sağlıklı ve normal olan ketoz durumuna geçilir.

İşte bu yağların enerji olarak kullanılmasını istediğimiz noktada yapılan diyet keton üretmek olduğu için adı ketojenik diyettir.

Asıl kullanım amacı; Kanser, özellikle çocuklarda epilepsi, Lyme hastalığı, Kronik yorgunluk, Nörolojik hastalıklar, Alzheimer, Parkinson, Beyin hastalıkların, Psikolojik rahatsızlıklarda ve diğer ciddi sağlık sorunlarında başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Bağırsak florasında sorun olan kişilerin bu ketoza girme konusunda direnç yaşanabilir başarısızlık olabilir çünkü bağırsak florasında ki mikroplar glikoz üretip bunu dolasıma katabilir ve yağların enerji olarak kullanılması sabote edilebilir.
 

• Hindistan cevizi ve sadeyağ ketoza girmek için kullanılabilecek en faydalı yağlardır.
• ​Protein ’de zaman için de kademeli olarak azaltılmalı ki proteinden glikoz üretilmesin.
• Su kaybı çok olacağı için tuz – su dengesi iyi sağlanmalıdır.
• Düzenli nefes ve idrarda keton kontrolü yapılmalıdır.
• Vücudumuz bu süreçte asidik olacağı için PH dengesi iyi ayarlanmalı, limonlu veya sirkeli su içilebilir.
• Kaş yapayım derken göz çıkartmamak adına uzun süreli uygulanmaması gereken hatta sadece kronik hastalıklarda uzman kontrolünde yapılması gereken bir Program olduğu unutulmamalıdır.
• Fermente gıda tüketmeyi unutmayalım.
   

Her diyet gibi bu diyet de kişiye özeldir. Kendi beden dilinizi öğrenin ve sizin neye ihtiyacınız var ona göre plan yapın.
Başkasının ihtiyacı ilacı Size zehir olabilir, hasta edebilir. Kıyas yapmayın. Size iyi gelen bir gıda bir diyet başkasını hasta edebilir.




CANDİDA DİYETİ

CANDİDA’YI ARTIRAN ETKENLER:

• Antibiyotikler
• Antiasitler
• Mide Ülseri
• Reflü İlaçları
• Doğum Kontrol Hapları
• Şeker Ve Unlu Tüm Gıdalar
• Şekerli Meyveler ve Şekerli İçecekler
• Katkı Maddeli her şey
• Hormonlar
• Kortizon
• Alkol
• Ağır Metal Zehirleri
• Bağırsak Parazitleri
• Sızdıran Bağırsak
• Toksik Yük …vb.
   

Candida’nın en önemli çalışma özelliği, size bağımlılık yapacak sizi mutlu edecek yemekleri canınızın istemesini sağlar.

Siz istediğinizi zannedersiniz ama o ister ve siz onun istediğini verirsiniz o da size sizin bağırsaklarda artık üretemediğiniz kendi kendinize yetemediğiniz kaynakları serotonin gibi mutluluk hormonunu sağlar, siz şeker yedikçe Candida beslenir güçlenir, yedikleriniz beyninizde morfin etkisi yapar gıdaya bağımlılık gelişir ve artık mutlu ve bağımlısınızdır buna karşılık da kontrol irade Candida’dadır.
 

CANDİDA DİYETİ YASAKLARI VE ÖNERİLER:

• Şeker, Şekerlemeler, Tatlandırıcılar
• Yüksek Şekerli Meyveler Ve İçecekler
• Gluten, Lektin, Laktoz
• Hindistan Cevizi Yağı
• Sarımsak (Doğal Antibiyotik)
• Soğan
• Zencefil
• Kekik
• Et Suyu, Balık Suyu
• Yumurta
• ​Kabak Çekirdeği Yağı
• Omega 3-Omega 6 Oranı Ve Dengesi (Beslenmede mutlaka Omega 3 Balık Yağı desteği olmalı)
• ​Probiyotikler (Önce Fermente sebzelerden başlanmalı)
• ​Zeytin Yaprağı Ekstresi
• Oksijen Tedavisi
   

FODMAP DİYETİ
(Fermente Edilebilir Oligosakkaritler, Disakkaritler, Monosakkaritler ve Polioller)

Avustralya da özellikle İBS için geliştirilmiş bir diyettir.

Bu diyet sürdürülebilir değildir. Hastanın şikâyetinde ki azalmaya göre 6 hafta kadar uygulama önerilebilir.

Glütensiz beslendiği halde şikâyetleri azalmayan hastalarda düşük FODMAP Diyeti uygulandığında sıkıntının azaldığı gözlemlenebilir.
 

YÜKSEK FODMAP GIDALAR:

• İnek Sütü, Keçi Sütü, Koyun Sütü, Süt Tozu, Soya Sütü
• Dondurma, Kaymak, Krema, Krem Peynir, Süzme Peynir, Lor Peynir
• İnek Sütünden Yapılmış her şey, Sütlü Tatlılar, Kefir vb.
• İşlenmiş Et Ürünleri, Salam, Sucuk, Sosis vb.
• Kuru Baklagiller
• Karnabahar, Mısır, Pırasa, Sarımsak, Soğan, Yerelması
• Taze Bezelye, Tatlı Patates, Kuşkonmaz
• Armut, Böğürtlen, Karadut, Trabzon Hurması, Elma, Erik, Greyfurt, İncir, Muz
• Kayısı, Turunç, Nar, Şeftali
• Buğday, Arpa, Darı, Çavdar, Patates Nişastası
   

Not: 6 Hafta sonunda bu diyet bırakma aşamasında kesilen her gıda her gün test edilerek birer gıda eklenerek normalleşmeye geçilir.

EN BÜYÜK BELİRTİLERİ:  GAZ, ŞİŞKİNLİK, KARIN AĞRISI, İSHAL VEYA KABIZLIK

SİBO DİYET İ “İNCE BAĞIRSAKTA AŞIRI BAKTERİ ÇOĞALMASI”
Small İntestinal Bacterial Overgrowth)

Ağızdan anüse kadar uzanan tüm sindirim sistemi mikroplarla kaplıdır.
Bu sistem başlı başına bir yaşam alanıdır zaten.

Mikroplar dengede olduğu zaman insan yaşamında olduğu gibi, herkes kendi alanında kaldığı hâkimiyet kazanmaya çalışmadığı kontrolsüz büyümeye çoğalmaya çalışmadığı ve dengeler bozulmadığı sürece yaşam çok sağlıklıdır.

Sindirim ve emilim düzgün bir şeklide işler. Mikropların büyük çoğunluğu kalınbağırsaklardadır.

Kalınbağırsakta dengeler bozulduğunda göç başlar. İnce bağırsağa göç eden bu mikroplar incebağırsağın fonksiyonunu dengesini bozmaya başlar.

Özellikle İBS (İrritabl Bağırsak Sendromu) böyle bir rahatsızlıktır. Sindirilmeyen gıdalar fermente edilmeye başlar ve ortam patojen bakteri, maya, mantar ve parazitler için keyifli bir hale gelir.

Ağız kokusu, ishal, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, karın ağrısı, kabızlık, mide bulantısı, kusma, kilo kaybı, sızdıran bağırsak, vitamin ve mineral eksiklikleri, kronik yorgunluk, kansızlık, depresyon, anksiyete, nörolojik ve psikolojik rahatsızlıklar, idrar yolu enfeksiyonu, helikobakter pilori, romatoid artrit, CANDİDA, egzama, histamin duyarlılığı, gıda alerjiler görülebilir.

Özellikle B12, Folat, Demir, Magnezyum, A-D-E-K Vitamin ve Mineral eksikliği.

SİBO NEDENLERİ:

• Besin Zehirlenmeleri
• Stres
• Yaşlılık
• Alkol Ve Sigara
• Antibiyotik
• Doğum Kontrol Hapları
• Ağrı Kesiciler ..vb İlaç kullanımın çok olması
• İşlenmiş Hazır Gıdaların çok kullanılması
• Dışarıda Yemek Yeme alışkanlığı
• Yemekle Birlikte Çok Sıvı tüketmek
• Hızlı Yemek (Çiğnemeden Yutmak)
• Mide Asidi Ve Sindirim Enzimlerinde ki eksiklikler
• Uzun Dönem Anti Asit-Mide Koruyucu İlaç Almak, Kullanmış olmak.
• Çöl Yak, Crohn, Diyabet, Obezite Ve Obezite Cerrahisi ...vb

DİYET TEDAVİSİ: Bütün diyetler gibi kişiye özel bir tedavi olduğu için bir uzmanla görüşülmesi planlanması gerekmektedir. (Her yasak herkese göre değildir.)



 

SİFO DİYETİ “Small İntestinal Fungal Overgrowth”
(İncebağırsaklarda Aşırı Mantar Üremesi)

Disbiyoz; Dost Mikroplarla Hastalık Yapan mikroplar arasında ki dengenin bozulması durumudur.

Aslında SİBO kaynaklı bir rahatsızlık oma SİBO ve SİFO nun birlikte görülme durumu yoğunluktadır.

Özellikle ANTİBİYOTIK TEDAVİSİNDE görülür. Mantar kaynaklı olduğu için karbonhidrat ve şeker tamamen kesilerek meyveler tatlandırıcılar dahil kesilmelidir.

CANDİDA ALBİCANS fırsatçı bir mantar türü olarak her yerde olan denge bozulduğunda sağlık sorunu çıkartabilen bir mantar ve şekerle karbonhidratla beslendiği unutulmamalıdır.
Bu rahatsızlıkta düşük FODMAP VE CANDİDA DİYETİ MANTIKLIDIR. Güvenilir bir Candida testi var mıdır? HAYIR.

SİFO’DAN ŞÜPHELENEBİLECEĞİNİZ BELİRİTLER:

• Vajinal Mantar
• Ağız İçi, Dil, Cilt, Tırnak Mantarları
• Sisli Beyin
• Karın Ağrısı, Gaz Şişkinlik, İshal Kabızlık
• Kriz Şeklinde Tatlı Şeker Karbonhidrat istemek
• Psikolojik Dalgalanmalar
• Sarhoş gibi olma durumu (Alkol almadan)
• Tekrarlayan Enfeksiyonlar
• Uykusuzluk
• Bağışıklık Sisteminde Zayıflık ..vb.
   

Önemli Not: Birkaç farklı diyet birlikte kullanılabilir ve bu bir uzmanla yapılmalıdır.


 

OTOFAJİ DİYETİ “OTOFAJİ BESLENMESİ” İntermitten Fasting
(Aralıklı Oruç - Aralıklı Aç Kalma)

Japon Bilim İnsanı Yoshinori Oshumi’ye ait olan ve bu sistem ile Nobel Tıp Ödülünü almıştır.
Bu sistem de; vücut stres altındayken daha fazla çalışır. Uzun süreli açlıklarda hücreler ihtiyaç duyduğu enerjiyi çöpünden, tümör hücrelerini ve patojen mikropları sindirerek karşılar.

Kronik bir hastalıkta veya enfeksiyon varsa veya grip iseniz iştahınız kapanır, çünkü vücudumuz tüm enerjisini ve odak noktasını sorunlu olan konuya çevirmiştir.

Yemekle sindirim işleriyle uğraşmak istemez. Bizlerde hayatlarımızda kriz anında hayati olmayan birçok konuyu bir kenara bırakır sadece sorunla uğraşmaz mıyız?

Aralıklı oruç diyetini pek çok kanser hastasına ve kronik hastalığı olan kişilere (Nörolojik psikolojik rahatsızlıklar) artık doktorlar önermektedir ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Amaç vücut kendini onarması tedavi etmesi için ortam sağlamak.

Akşam erken saatlerde yemek yeme olayını bırakmak ve metabolizmanın tamiri temizlenmesi için bedene izin vermek gerekir.

Aralıklı oruç diyetinde dikkat edilmesi gereken bir diğer konu öğün sayısı azaldığı için yenilen öğünlerin abartılmaması gerekmektedir. Bu programda sağlıklı gıdaları sağlıklı ölçülerde dengeli yemek gerekmektedir.

Her diyet gibi bu program herkese uygun değildir. Örneğin; kortizol seviyesi yüksek adrenal yorgunluğu olan kişilerin yapmaması tavsiye edilir. Sizi tanıyan bilen takip eden uzman ile uygulamak sağlıklı olandır.

Unutmayın, Her diyet her sistem kişiye özeldir. Her beden farklıdır, lütfen hiçbir şeyi genellemeyin.